Masadaki Ekmek Kırıntıları


Le briciole sulla tavola


Bir gün horoz civcivlere, "Çabuk eve gelin, yemek masasında ekmek kırıntıları var. Evin hanımı kom- şuya gitti" dedi.
"Yoo, yoo, gelmeyiz" dediler. "Neden biliyor musun, o hep bize sataşıyor!"
Bunun üzerine horoz, "Nasılsa haberi olmayacak! Siz gelin! Zaten bize iyi bir şey verdiği yok ki" dedi.
Ama civcivler, "Hayır, hayır, olmaz; biz gelmiyoruz" diye cevap verdi.
Ancak horoz onları rahat bırakmadı. Sonunda hepsi masanın başına geçerek ekmek kırıntılarını çabuk çabuk gagaladılar.
Tam o sırada kadın çıkageldi. Eline geçirdiği uzun bir sopayla onları öyle bir kovaladı ki, canları burunlarından geldi sanki.
Daha sonra avluya çıkan civcivler horoza, "Cik, cik, cik, cik, haklı-idik, haklı-idik" diye kafa tuttular.
Bunun üzerine horoz güldü, "Do-do-doğru, do-do-doğru" dedi ve onları salıverdi.
Un giorno un contadino disse ai suoi cagnolini: "Venite in sala da pranzo a mangiare le briciole di pane rimaste sulla tavola. La padrona è andata a far visite."
I cuccioli risposero: "No, no. Noi non ci veniamo. Se la padrona lo viene a sapere, ci picchia."
E il contadino: "Non verrà a saperlo e, dopo tutto, non vi dà mai niente di buono da mangiare."
"No, no, non dobbiamo andare: dobbiamo lasciarlo da solo," si dissero i cagnolini.
Ma il contadino non li lasciava in pace e alla fine si decisero a salire sulla tavola e a divorare voracemente le briciole.
In quel mentre arrivò la padrona e, preso un bastone, cominciò a picchiarli di santa ragione.
"Ahi ahi ahi! Hai visto?," dissero i cuccioli.
"Ah ah ah! Ma non è quello che vi aspettavate?" rispose il contadino.
E a quelli non rimase che scappare via di corsa.


Traduzione Gian Carlo Macchi, © Gian Carlo Macchi