Tanrı Yemeği


Gottes Speise


Vaktiyle iki kız kardeş vardı; biri çok zengindi, ama çocukları yoktu; öbürüyse çok fakirdi, ama beş çocuğu vardı. Yani çocuklarını doyuramayacak kadar fakirdi. Bu yüzden kardeşinin yanma vararak şöyle dedi: "Çocuklarım açlıktan ölüyor. Sen zenginsin, bana bir parça ekmek versene!"
Ama bu çok zengin kadın acımasızdı. "Bende de yok ki, sana vereyim" dedikten sonra küfrederek kardeşini kovdu.
Bir süre sonra zengin kadının kocası eve döndü; ekmek kesmek istediyse de daha İlk dilimde ekmeğin içinden kan fışkırdı. Karısı bunu görünce çok korktu ve kocasına olan bitenleri anlattı.
Adam hemen yerinden fırlayarak baldızına yardım etmek için yola çıktı. Ama zavallı dulun kapısından içeri girince onu dua eder vaziyette gördü. Kadın çocuklarından en küçük ikisini kucağına almıştı, diğer üçü ölmüştü!
Adam ona yiyecek bir şeyler sundu, ama kadın "Tanrının yemeğinden başkasını istemeyiz! Tanrı üçünü doyurdu, bizim duamızı da kabul edecektir herhalde" diye cevap verdi.
Bu sözler ağzından çıkar çıkmaz her iki çocuk son nefesini verdi. Kadının kalbi bunu kaldıramadı, olduğu yere yığılarak öldü.
Es waren einmal zwei Schwestern, die eine hatte keine Kinder und war reich, die andere hatte fünf Kinder und war eine Witwe und war so arm, daß sie nicht mehr Brot genug hatte, sich und ihre Kinder zu sättigen. Da ging sie in der Not zu ihrer Schwester und sprach 'meine Kinder leiden mit mir den größten Hunger, du bist reich, gib mir einen Bissen Brot.' Die steinreiche Frau war auch steinhart, sprach 'ich habe selbst nichts in meinem Hause,' und wies die Arme mit bösen Worten fort. Nach einiger Zeit kam der Mann der reichen Schwester heim und wollte sich ein Stück Brot schneiden, wie er aber den ersten Schnitt in den Laib tat, floß das rote Blut heraus. Als die Frau das sah, erschrak sie und erzählte ihm, was geschehen war. Er eilte hin und wollte helfen, wie er aber in die Stube der armen Witwe trat, so fand er sie betend; die beiden jüngsten Kinder hatte sie auf den Armen, die drei ältesten lagen da und waren gestorben. Er bot ihr Speise an, aber sie antwortete 'nach irdischer Speise verlangen wir nicht mehr; drei hat Gott schon gesättigt, unser Flehen wird er auch erhören.' Kaum hatte sie diese Worte ausgesprochen, so taten die beiden Kleinen ihren letzten Atemzug, und darauf brach ihr auch das Herz, und sie sank tot nieder.